6 Mayıs 2015 Çarşamba

Bergama, Tarih, Yemek

Uzun süredir aklımda olan bir yerdi Bergama, gitmek için can attığım ama biraz da hüzün içeren.
Neden?
Bildiğiniz üzere Bergama da ki tarihi kalıntıların yüzde 80 civarındaki kısmı Berlindeki Pergamon Müzesinde yer alıyor.... Acı ama gerçek, neyimize sahip çıktık ki bunlara sahip çıkalım diyerek konuyu dağıtıp uzatmayacağım.
http://www.smb.museum/en/museums-and-institutions/pergamonmuseum/home.html

Bergama İzmir'in büyük ilçelerinden bir tanesi, merkezden biraz uzak ama Aliağa üzerinden tren ile ya da merkezden dolmuşlar ile ulaşım sağlayabilirsiniz.
Hazır tatil için gelmişken farklı yerlerde yemekleri deneylim istedik, bir kaç mekan hakkında kısa kısa görüşlerimi yazacağım, maalesef böyle turistik bir yer için umduğum tarzda restoran, lokanta, bar vb. yere rastlamadım.

İlçe merkezi tarihi kalıntılarını ve eski Bergama evlerini de içeren bir lokasyonda yer alıyor. Çoğunlukla esnaf lokantası diye tabir edebileceğimiz küçük lokantalara rastladık. Konspetleri genellikle, köfte ve çöp şiş üzerine.

Çiçeksever Izgara Salonu;

Sanırım Bergama da ki en eski lokantalardan. Ufak bir esnaf lokantası olan Çiçeksever, kime sorsak mutlaka deneyin dedikleri bir mekan. Köfte, Ciğer ve Biftek tarzı yemekleri var. Biz köfte ve ciğeri denedik. Mekanın görünüşünün aksine çok başarılı bir yemek yedik. Ciğer çok yumuşak ve lezzetliydi, aynı şekilde köfte ve piyaz da bizlere yanı tadı verdi. Bergama için biraz pahalı sayılabilir. İki porsiyon yemek, tatlı ve piyaz için 45 tl gibi bir hesap ödedik ama etin kalitesinden ötürü değdiğini düşünüyorum.





Çığırtma Evi;

Çığırtma İzmir, Bergama ya özel bir fırında patlıcan yemeği, et içermiyor. Bölgede bir çok Çığırtma yapan yer var yalnız kaldığımız otelin sahibi aydın bey bizleri Bergamanın girişindeki çığırtma evine yönlendirdi. Sahibi Hatice hanım ev hanımı olarak geçirdiği yılları artık gerisinde bırakarak yıllardır hayalini kurduğu bu dükkanı açmış oğlu ile birlikte. 2 kişi başladıkları bu işte şuanda yaklaşık 4-5 hanım efendiye işveren olmuş. Bu sebeple özel bir mekan bizim için. Kendisi gayet misafirperver ve cana yakın. 
Menü her gün yenileniyor, Çığırtma başta olmak üzere Oğlak ve Kuzu tandır ise spesiyalleri.
Buraya kadar gelmiş iken tabi ki Çığırtmayı denedik. Gayet lezzetli bir patlıcan yemeği, kızartma ile yapılan yemeklerin aksine hafif,  uğrarsanız mutlaka sizlerde tadın.


Yanında ise Kuzu Tandır ve yöresel koyun yoğurdu yedik, porsiyonları gayet doyurucu ve kararındaydı. Et çok güzel pişirilmiş tane tane ayrılıyordu. Farklı türde yaklaşık 10 dan fazla yemek çeşidini ve zeytinyağlılar için oluşturdukları ufak bir barları var.
Turistlerinde uğrak yeri.
Fiyatları da gayet uygun. 2 kişi yemek yoğurt ve içeceğe 35 tl civarında bir ödeme yaptık.

Bergama böyle bir çok ufaklı büyüklü restoranın yanında maalesef içkili bir cafe restoran konusunda tatmin edici seçenek sunmuyor. Bu konuyu sorduğumuzda genellikle zaten dışarıda yemek yeme kültürünün olmadığını ve mevcut bar ya da birahanelere ise sadece erkeklerin gittiğini öğrendik, zaten baktığımızda da genellikler çoğu mekan boştu.
Böylesine turistik bir yer için daha farklı seçenekler sunmak yöre halkı içinde ayrı bir gelir kaynağı olacaktır diye düşünüyorum.
Bunların yanında tatilimizde gayet keyifli ve yürümeli geçti, kalıntıların hepsi yok olmadan sizlerde uğrayın.... :)






27 Mart 2015 Cuma

Lahmacun Bizim İşimiz, Buket Lahmacun

Malum İstanbul'da merkez lokasyonlarda öğlen saatlerinde gerçekten güzel bir şeyler yemek bazen eziyet haline gelip yorucu bir hal alabiliyor. Kalabalıklaşan nufüs işletmeleri kalitesiz hizmet vermeye yönlendiriyor, siz gelmezseniz zaten başkaları gelecek diye düşünüyorlar.
Bu sebeple çalışanlar için günün en önemli sorusu "bugün ne yiyoruz? " oluyor.

Mecidiyeköy, Şişli etrafında birçok ufak tefek kebapçı mevcut ama dediğim gibi hizmet kalitesi, yiyeceklerin kalitesi çok değişken. Sürekli el değiştiren işletmeler bizleride zorunlu değişkliğe itiyor. Buket Lahmacun bu işletmelerin arasından olumlu bir şekilde sıyrılıyor. Mecidiyeköy de ki mekanın merkezi Diyarbakır da. 1975 yılından bu yana hizmet veriyorlar. 2 katlı olan işletme ilgili servis elemanları ve sıcak bir ortama sahip.
İlk defa Diyarbakır usülü lahmacunu burada yedim, nasıl bir şey olduğunu biliyormuydun diye sorarsanız hayır derim.
İncecik hamurunun üzerinde kıyma ve isot ağırlıklı lahmacun gerçekten yediğim en güzel lezzetler arasında yerini aldı, sanırım bir solukta güzel bir iştahla 3-4 adet yiyebilirsiniz. Sonrasında ise bir rahatsızlık, hazımsızlık hissetmeyeceksiniz. Acılısı yenmeyecek şekilde değil, gayet yerinde acı kullanılmış. lahmacun için bir tüyo; lahmacunu tutup ters çevirdiğinizde içindeki malzemeler dökülmüyorsa olmuştur :)


Yemeklerin öncesinde gelen ikramlar gayet temiz bir şekilde yıkanmış ve beklememiş. Sunulan ezme bir çok yerde para ile gelenlerden daha güzel.

Mekanda sadece lahmacun yok, kebap ve pide çeşitleride mevcut. Ezogelin çorbası ise hergün çıkıyor, bence önden mutlaka az porsiyon içmelisiniz. Her gitiiğimde aynı lezzet ve kıvamdaydı.


Bu arada yapılan pidelerde aynı lahmacun gibi çok ince bir hamurla geliyor ve sizi tıka basa doldurmuyor ama gayet güzel doyuruyor. İç malzemeleri bol ve kaliteli, etler ve kullanılan peynir gayet lezzetli. 


Bu yemeklerin yanında açık ayran içmeyi unutmayın, açık olarak sunulan üzeri bol köpüklü ayran tuzsuz, isteğinize göre tuzlandırın.


Kebaplardan bahsetmek gerekirse, Tavuk Şiş ve Adana gayet lezzetli, Tavuk Şiş göğüs etinden olmasına rağmen kuru değildi. Adana ise satır kıymasıyla yapılıyor, yağ oranı doğru ayarlanmış. Kuzu şiş için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, biraz kuru ve baştan savma gibiydi. Ama diğer lezzetlerin yanında nazar boncuğu olsun diyelim.


Tatlı olarak künefe yemek isteyebilrsiniz, künefe için iki arada bir derede sıkışmış durumdayım, çünkü her gittiğimde farklı bir şekilde geliyor, bazen çok şerbetli, bazen çok kıtır ve doğru oranda şerbetlenmiş. Karar sizin :) 



Mekana mutlaka uğrayın, fiyatlar bu lezzetler için gayet uygun. Kişi başı 15-20 tl vererek gayet güzel bir duygu ile buradan ayrılabilirsiniz.

afiyet olsun....








13 Mart 2015 Cuma

İstanbul'un Göbeği Güngören; Bağdat Ocakbaşı Cezayir'in Yeri

İstanbul kapalı kutuların şehri. Enine ve boyuna sürekli olarak genişleyen bu şehirde her geçen gün bilmediğimiz bir yer ile karşılaşmak, farklı bir tat ve mekana denk gelmek içten bile değil.
Alışık olduğumuz merkezlerin dışına zorunlu olmadığımızda çıkmadığımız için biraz sonra bahsi geçecek mekanı bilmeyenleriniz olabilir, belki ben anlattıktan sonra üşenmeyip gidebilirsiniz...

Bağdat Ocakbaşı Cezayir'in Yeri, Güngörende bir ocakbaşı, eski usül mermer masalar ve taburelerden oluşan mekan kalabalık kitleleri de ağırlayacak büyüklükte. Son 2 ziyaretimde de tam doluydu.
Bu mermer masaların üzerinde tüm baharatları metal kapların içinde yanlarında turşu ile bulabilirsiniz. Yemekler tırnak pide üzerinde domates, soğan, yeşillik karışımı bir salata ile servis ediliyor. Çatal, bıçak yok, korkmayın zaten elinizle yemek isteyeceksiniz, belkide pidesiyle birlikte ısıra ısıra. Çünkü yediğimiz her kebap olağanüstü derecede lezzetliydi. Bizim için merkez olan Eminönü, Kadıköy, Taksim gibi lokasyonlarda yediğimiz yerlerdeki etlerin çoğundan başarılıydı.

Kısaca bahsedersek;
Öncelikle kebaplara geçmeden mutlaka içli köfte söyleyin. Çıtır çıtır düzgün kızarmış eti bol, içi dolu bir içli köfte geliyor, yine elinizle ısırarak yiyin, çekinmeyin çünkü yanınızdakilerin umrunda değilsiniz. O an herkes yemeğine odaklanmış durumda.


Kendinizi bu güzelliğe kaptırıp daha fazlasını istemeyin. Çünkü önümüzde daha kebaplar var. Adana ve Kuzu şiş söyledğim gibi bir çok ben et restoranıyım diyen yerdeki kebaplardan daha güzeldi.
Adana zırh ile çekilmiş orjinaline yakın, yumuşak ve yağı, acısı yerinde bir şekilde geliyor. 


Bence pidelerden çok ete odaklanın, pideyi bir çatalmış gibi kullanabilirsiniz. Yanında mutlaka ayran için, Açık olarak servis edilen ayran da tam kıvamında.


Yemeğe doyamayacağınız yumuşaklıkta bir kuzu şiş geliyor. Başka yerlerde yediğiniz acıya bulanmış bir şekilde değil. Tamam korkmayın sadece pide üzerinde servis yapmıyorlar, kara kara düşünmeyin. Bu şekil standart servis porsiyon istiyorum derseniz bildiğiniz şekilde bulgur, domates, biber ile de servis ediliyor ama ben böylesini tercih ederim. Acı severler için köz kırmızı biber söyleyin ocaktan alıp gelsinler.
Etler gerçekten çok başarılı, fiyatlara gelirse sıkı durun dürüm(pide üzerinde) şeklinde yapılan bu porsiyonlar 6-7 tl, içli köfte 3 tl. 

Tabiki bunların üzerine tatlı yemezseniz olmaz, künefemiz ise garson tarafından pense ile geliyor, yani ocaktan alındığı gibi önünüzde. 


Son gittiğimde biraz şerbeti fazlaydı ama genel olarak lezzetli bir künefe geliyor. 
Çok aman ben gitmem diyenleri duyuyorum, gidin, üşenmeyin. Size iyi gelicek :D
Kişi başı 15-20 tl vererek tıka basa yemek yemiş ve çok mutlu bir şekilde ayrılacaksınız. Mekan sürekli olarak kalabalık. Servis buna rağmen düzgün, aksamıyor, hatalı sipariş gelmiyor.
Eminim ki İstanbul da daha çok böyle yer var burasıda et severler için gizli bir vaha.